Özel bir bankanın İstanbul Levent Büyükdere Şube Müdürü S.E. hakkında “özel dokümanda sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Gözaltına alınan S.E. tutuklandı. Soruşturmaya mevzu olan sayının 80 milyon doları bulduğu ileri sürülürken mağdurlar ortasında çok sayıda iş beşerinin yanı sıra Fatih Terim, Arda Turan, Fernando Muslera ve Selçuk İnan, Semih Kaya üzere futbol dünyasından ünlü isimler de olduğu ileri sürüldü.
Şüphelinin çalıştığı Denizbank açıklama yaptı ve kelam konusu paranın kayıt dışı alındığını ve bankacılık sistemine girmediğini ileri sürdü. Mağdurların bir kısmının avukatlığını yapan Rezan Epözdemir ise “Müşteki mudi müvekkiller tarafından Denizbank A.Ş.’nin Levent Büyükdere Caddesi Şubesi’ne yapılan ödemelerin tamamı banka içerisinde ve bizatihi şube müdürünü odasında gerçekleştirilmiştir” diyerek Denizbank’ın açıklamasına reaksiyon gösterdi.
Habertürk muharriri Fatih Altaylı, köşesinde hususa değinirken geçmişte bir banka müdürünün kendi hesabını da boşalttığını ve birikimlerine dava süreci sonunda yine ulaştığını yazdı. Fatih Altaylı, son olayda kuşkulu banka müdürünün Fatih Terim’e yakın bir isim olduğu bilgisini de verdi.
Fatih Altaylı’nın yazısının ilgili kısmı şöyle:
Bugünlerde bir banka çalışanının birçok futbol topluluğundan bir kümenin paraları ile kelamda bir fon kurup, bir tıp ponzi oluşturmasını ve milyonlarca doların buharlaşmasını konuşuyor.
Bu olay, misal olayların ne birincisi ne de sonuncusu.
Yıllar evvel benim de başıma geldi.
Bir banka şubesinin müdiresi ortalarında benim de bulunduğum bir küme müşterinin hesaplarını boşaltmıştı.
Benim de nakit birikimlerimin tamamına yakını uçup gitmişti.
Elimizde dekontlar, hesap cüzdanları, yazılı her türlü evrak olmasına karşın ilgili banka “Bunlar bankacılık sistemi dışında oluşturulmuştur” diyerek işin içinden çıkmaya çalıştı.
Ben paramı yıllar süren bir dava süreci sonunda alacaklarımı ziyadesiyle kanıtlayarak kazandım.
Hatta, banka inkar yolunu seçtiği için bana yaptığı ödemeleri kanıtlayamıyordu lakin ben bankaya yatırdığım paraları kanıtlayabiliyordum. O denli ki, sonunda ben hakkım olan bankadaki mevduatımın katbekat üstünde bir para almaya hak kazandım lakin doğal ki, yalnızca hakkım olanı talep ettim.
Ve tüm bu süreç boyunca bu olayla ilgili ne tek satır yazı yazdım ne de ilgili bankanın genel müdürü ile iş gereği vakit zaman bir ortaya gelmemize karşın, bu bahisten kelam ettim.
Onun bile bu durumdan haberi dava sonuçlandıktan sonra oldu.
Burada gördüğüm kadarı ile durum biraz daha farklı.
Ve sıkıntı Fatih Terim üzerinden konuşuluyor.
Olaydaki enteresan olan ise şu.
Paraları buharlaştıran banka müdiresi, Fatih Terim’in avukatı Candaş Gürol’un “nişanlısı” ya da kız arkadaşı.
Yani Terim’in parayı kaptırmasının nedeni para hırsı değil, dostluk.